Taşgetiren: İş geldi dayandı, ‘Bu tarikatları ne yapalım?’ noktasına Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşında ‘evlendirmesi’nin yargıya taşınması, kamuoyunda cemaatlerin uygulamalarını da tartışmaya açtı.
Karar müellifi Ahmet Taşgetiren, reaksiyonları değerlendirdiği yazısında, “Belki de ‘tarikat-cemaat’ yapıları ortasında epey hayli olağan gözüküp de, bir biçimde ‘patlayıp’ kamuoyu önüne çıkınca savunulamayacak bir epey olay-davranış-gelenek vardır” diye yazdı.
H.K.G.’nin ‘hocası’ tarafınca istismara uğramasını da pahalandıran Taşgetiren, “Hocalık, pirlik, hafızlık eğitimi, sıbyan mektepleri falan hepsi bu biçimde rezil bir sinemanın girdabında dönüp duruyor” sözünü kullandı.
Taşgetiren, cemaatlerin bu cins olayları örtbas etme uğraşlarının toplumu kutuplaştıran bir tartışmaya dönüştüğünü belirtti, alternatif din eğitimi arayışlarını şu biçimde eleştirdi:
“İş geldi dayandı, ‘Bu tarikatları ne yapalım?’ noktasına.
İş oraya dayanınca da bilindik kamplaşmaların ortaya çıkması kaçınılmaz. Birileri ‘Bunların kökünü kazımak lazım’ noktasına varır, birileri de ‘Bu, inanç özgürlüğüne karşıttır, epeyce daha radikal vakit içinderda yapılamayan bugün mü yapılacak? Sosyolojik bir vakıayı, o denli yasaklayıcı yaklaşımlarla ortadan kaldıramazsınız’ noktasına… ondan sonrasında siyasi hal almalar devreye girer vs…
Oraya hakikat gidiyoruz.
Acaba bu biçimde durumlarda ‘Tarikat, cemaat camiası’ ne düşünür? Diyelim siyaseten bu işin ortasından ‘tehlikeyi atlatarak’ çıkınca, her şeyin olağana döndüğüne mi inanırlar?
(…)
Dini yapılar, öteden beri devletin eğitimine güvenmediler. Bir kesim İmam Hatip dahil devletin din eğitimine de güvenmedi. Özel eğitim ortamları oluşturmaya yöneldiler.
20 yıldan bu yana Ulusal Eğitimi Ak Parti iktidarı yönetiyor. Yani dini eğitim hassasiyeti olan bir siyasi takım. İmam Hatiplere tartı veren, Kur’an Kurslarına ve hafızlık eğitimine geniş imkân hazırlayan, öbür okullarda da din kültürü ve ahlak bilgisi yanında ‘Değerler eğitimi’ni önceleyen, Fen Liseleri dahil her tıp eğitim kurumuna ‘İlahiyat kökenli’ birisini yönetici olarak tayin eden bir takım. Ayrıyeten Diyanet, okul öncesi eğitim üniteleri açıyor.
Ancak o yapılar, çocukları okullardan uzak tutuyor ve özel eğitim ortamlarında yetiştiriyor. Hatta ‘Cübbeli Ahmet’ İmam Hatipleri eleştirdi kıyasıya. halbuki şu yaşanan hadisenin bir ayağında o alternatif alanların sapması var.
Son kelam: Herkes kendisine baksın. Bir gün bir çocuk isyan eder, değil cemaati – tarikatı, anne – babası dahil herkesi toplum önüne çıkamayacak hale getirir. Herkes kendisine baksın.” (HABER MERKEZİ)
Karar müellifi Ahmet Taşgetiren, reaksiyonları değerlendirdiği yazısında, “Belki de ‘tarikat-cemaat’ yapıları ortasında epey hayli olağan gözüküp de, bir biçimde ‘patlayıp’ kamuoyu önüne çıkınca savunulamayacak bir epey olay-davranış-gelenek vardır” diye yazdı.
H.K.G.’nin ‘hocası’ tarafınca istismara uğramasını da pahalandıran Taşgetiren, “Hocalık, pirlik, hafızlık eğitimi, sıbyan mektepleri falan hepsi bu biçimde rezil bir sinemanın girdabında dönüp duruyor” sözünü kullandı.
Taşgetiren, cemaatlerin bu cins olayları örtbas etme uğraşlarının toplumu kutuplaştıran bir tartışmaya dönüştüğünü belirtti, alternatif din eğitimi arayışlarını şu biçimde eleştirdi:
“İş geldi dayandı, ‘Bu tarikatları ne yapalım?’ noktasına.
İş oraya dayanınca da bilindik kamplaşmaların ortaya çıkması kaçınılmaz. Birileri ‘Bunların kökünü kazımak lazım’ noktasına varır, birileri de ‘Bu, inanç özgürlüğüne karşıttır, epeyce daha radikal vakit içinderda yapılamayan bugün mü yapılacak? Sosyolojik bir vakıayı, o denli yasaklayıcı yaklaşımlarla ortadan kaldıramazsınız’ noktasına… ondan sonrasında siyasi hal almalar devreye girer vs…
Oraya hakikat gidiyoruz.
Acaba bu biçimde durumlarda ‘Tarikat, cemaat camiası’ ne düşünür? Diyelim siyaseten bu işin ortasından ‘tehlikeyi atlatarak’ çıkınca, her şeyin olağana döndüğüne mi inanırlar?
(…)
Dini yapılar, öteden beri devletin eğitimine güvenmediler. Bir kesim İmam Hatip dahil devletin din eğitimine de güvenmedi. Özel eğitim ortamları oluşturmaya yöneldiler.
20 yıldan bu yana Ulusal Eğitimi Ak Parti iktidarı yönetiyor. Yani dini eğitim hassasiyeti olan bir siyasi takım. İmam Hatiplere tartı veren, Kur’an Kurslarına ve hafızlık eğitimine geniş imkân hazırlayan, öbür okullarda da din kültürü ve ahlak bilgisi yanında ‘Değerler eğitimi’ni önceleyen, Fen Liseleri dahil her tıp eğitim kurumuna ‘İlahiyat kökenli’ birisini yönetici olarak tayin eden bir takım. Ayrıyeten Diyanet, okul öncesi eğitim üniteleri açıyor.
Ancak o yapılar, çocukları okullardan uzak tutuyor ve özel eğitim ortamlarında yetiştiriyor. Hatta ‘Cübbeli Ahmet’ İmam Hatipleri eleştirdi kıyasıya. halbuki şu yaşanan hadisenin bir ayağında o alternatif alanların sapması var.
Son kelam: Herkes kendisine baksın. Bir gün bir çocuk isyan eder, değil cemaati – tarikatı, anne – babası dahil herkesi toplum önüne çıkamayacak hale getirir. Herkes kendisine baksın.” (HABER MERKEZİ)