NYPD radyoları yükseltiyor ve şifreleme ekleyerek genel erişimi engelliyor
John Roca, bir gece tam sokak lambaları yandığında, kamerası limuzininin arka koltuğundayken Manhattan’ın ortasından geçiyordu.
Yarım asırdır New York’ta son dakika haberlerini takip eden foto muhabiri Bay Roca için sakin bir gündü. Giderek daha az sayıda muhabirin ne yaptığını biliyor: 911 görevlileri ile acil durumlara müdahale eden memurlar arasındaki radyo iletişimini ileten bir cihaz olan polis tarayıcısından gelen kodların nasıl çözüleceği.
Bay Roca, radyoları izlemenin bir sanat olduğunu ve “mürekkebin” ne gibi hasarlara yol açabileceğini bilme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. Akşam 7.54’te, 34. Cadde yakınındaki Dokuzuncu Cadde’den güneye doğru giderken bir “10-30” mesajı geldi: devam eden bir soygunun kodu. Ekipler olay yerine doğru yola çıktı.
Bay Roca arabanın gaz pedalına basarak, “Bunun bacakları olabilir,” dedi.
Onun haber toplama yöntemi onlarca yıldır varlığını sürdürüyor. Ancak New York Polis Departmanının geçen yaz devreye aldığı 500 milyon dolarlık yeni bir radyo sistemi, memurların iletişimlerini şifreliyor; bu da basın dahil halkın artık dinleyemeyeceği anlamına geliyor. Bazı frekanslar çoktan kararmış olsa da projenin tamamlanması en az beş yıl sürecek.
İletimlerin şifrelenip şifrelenmeyeceği konusundaki tartışma ülke genelinde devam ediyor. Kaliforniya’daki kolluk kuvvetlerinin çoğu, radyoda konuşulan mağdurların ve tanıkların adlarını korumaya yönelik 2020 eyalet talimatına uymak için gerçek zamanlı iletişimlerini engelledi. Chicago Polis Departmanı bu yıla kadar sistemini tamamen şifrelemeli ve iletimleri ancak 30 dakikalık bir gecikmeden sonra yayınlamalıdır.
Seçilmiş yetkililer, haber kaynakları ve kolluk kuvvetlerinden daha fazla hesap verebilirlik talep eden savunucular da dahil olmak üzere değişikliğe karşı çıkanlar, şifrelemenin şeffaflığı engellediğini, polise olan güveni zayıflattığını ve önemli bilgilerin hızlı bir şekilde rapor edilmesini engellediğini savunuyor.
Yayınlar sadece haber kanalları tarafından değil, mahalle grupları ve şehir hayatından haberdar olmayı hobi haline getiren kişiler tarafından da takip ediliyor.
New York’taki Gözetleme Teknolojisi Gözetim Projesi’nin genel müdürü Albert Fox Cahn, “Bu tür önemli bilgileri yalnızca polisin isteğiyle halkın erişebileceği bir şeye dönüştürmemiz fikri gerçekten korkutucu” dedi.
Temmuz ayında, New York Şehir Konseyi şifreleme önlemini “sorunlu” olarak nitelendirdi ve panelin Kamu Güvenliği Komitesi yeni şifreleme önlemini tartışmayı planlıyor ve “erişimi ve şeffaflığı sürdürmek için bu sonradan akla gelen bir düşünce olmaktan ziyade kapsamlı bir plan” olması gerektiğini söyledi. Bu hafta sistem.
Polis bilgi teknolojisi ofisini yöneten Şef Ruben Beltran, departmanın daha hızlı, daha güvenilir ve daha emniyetli bir sisteme ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bir röportajında, yabancıların iletimleri bozmasının çok kolay olduğunu söyledi. Eskiden herkes 40 dolar gibi düşük bir fiyata radyo satın alabilir ve küçük bir araştırmayla sahte acil durum çağrılarının nasıl yapıldığını öğrenebilirdi. Bu kesintiler diğer önemli aramaları engelledi.
Şef Beltran’ın ofisi 2021’de sahte aramaları takip etmek için daha iyi bir sistem kurdu. Bakanlığa göre 23 Ekim itibarıyla en az 58 kişi vardı.
Bunlardan birkaçı Haber tarafından incelendi: 17 Haziran’daki bir olayda, birisi yanlışlıkla tehlikede olan bir memurun kodu olan “10-13″ü bildirdi.
Altı gün sonra, bir şakacı, kimsenin içeri girmesine izin vermemek için aramanın arka planında müzik çalarken gönder düğmesini basılı tutarken küfretti. Şef Beltran, olayın radyo dalgalarını yaklaşık beş dakika boyunca kesintiye uğrattığını, bunun polis iletişiminde bir sonsuzluk olduğunu söyledi.
Bu hamle Bay Roca için bir dönemin sonuna işaret ediyor. 1968’de, 16 yaşındayken ilk polis tarayıcısını satın aldı ve bisikletiyle Brooklyn’de dolaşarak haber topladı.
O günden bu yana geçen 55 yılda New York’un en unutulmaz fotoğraflarından bazılarını çekti: Bu 1990 yılında Long Island’da 73 kişinin ölümüyle sonuçlanan Avianca uçağı kazası; Michael Jackson 1995’te sahnede fenalaştıktan sonra; ve 2003’te Harlem’deki bir binada dördüncü kattaki apartman penceresinden bir memura bakan yetişkin bir kaplan.
Eski bir Daily News fotoğrafçısı olan Bay Roca, araba konsoluna takılı cihazı işaret ederken, “Bu tarayıcı birçok kez kağıt değiştirdi” dedi.
Göğüs cebinden taşınabilir bir radyo çıkardı. “İyi giyimli hiçbir erkek böyle bir şeyden mahrum kalmamalı” dedi.
Ülkenin en büyük polis gücünün iletişim şekli son 200 yılda gelişti. 19. yüzyılın başlarında memurlar, insanları suçlara karşı uyarmak için düdük çalıyor ve coplara vuruyordu. 19. yüzyılın sonlarında telgraf gönderebilecekleri veya istasyon binasını arayabilecekleri çağrı kutuları, kabinleri kullanmaya başladılar.
Bay Roca’nın güvendiği radyo sistemi, Başkan Franklin D. Roosevelt’in 11 Temmuz 1936’da Triborough Köprüsü’nün açılışı için New York’u ziyaret etmesiyle ortaya çıktı. Roosevelt’in konvoyu Doğu Nehri’ni geçerken Randall Adası’nda dört bin kişi bira içti ve söğüş etler yedi.
Yeni teknolojiyle donatılmış bir polis aracı da hazır bulundu. Ertesi gün The Times’ın ön sayfasında yer alan bir makaleye göre, Roosevelt köprüyü geçer geçmez, “köprüyü ücretli trafiğe açma mesajı özel bir kısa dalga saha istasyonu tarafından polis telsiz arabalarına ve motosikletlerine iletildi”.
Makale şöyle devam ediyordu: “Polis ilk kez sahada radyo yayınını kullanıyordu ve bunun iki yönlü iletişimin başlangıcına işaret ettiği söyleniyordu.”
Geçen ay Şef Beltran ofisindeki masasından bir Motorola MX-350 aldı. Yaklaşık bir Chihuahua büyüklüğündeki büyük el radyosu, 1980’lerde polis teşkilatına katıldığında kullandığı modelin aynısıydı.
38 yıllık departman emektarı ve uzun süredir teknoloji meraklısı olan şef, geniş iletişim ağının tüm yönlerini ve nasıl çalıştığını biliyor: 42.000 el telsizinden birinden veya teknelerden, helikopterlerden veya devriye arabalarından ve diğer 3.400 telsizden birinden gelen bir çağrı. Araçlar, New York’un tamamında yakalanan antenler tarafından alınıyor ve nanosaniyeler içinde bir sevk görevlisine iletiliyor.
Ancak Şef Beltran, ağın modernizasyonunun geciktiğini söyledi. Onlarca yıllık analog sistem, sert hava koşullarına karşı hassas olan ve onarılması daha uzun süren, eskimiş bakır tel devreleri kullanıyordu.
Şu anda New Yorkluların şifreli iletişimlere müdahale etmesi mümkün değil. Şeffaflığı artırmaya yönelik fikirler tartışmalı olmuştur: hassas bilgilerin kamuya açıklanmadan önce çıkarıldığı bir yayın gecikmesi; Akredite muhabirlerin muhtemelen gerçek zamanlı olarak dinlemesine olanak tanıyan bir telefon uygulaması.
Şef Beltran, “Destekleyebileceğimiz bir dizi seçenek var” dedi, ancak bunlar seçilmiş yetkililer tarafından alınan “kamu güvenliğine dayalı siyasi kararlardır”.
Temmuz ayında düzenlenen bir basın toplantısında Belediye Başkanı Eric Adams, “kötü adamların” radyoları dinlediğini ve “Kötü adamların peşimizden gelmediğinden emin olmam gerektiğini” söyledi. halkın üyeleri bu iletişimlere erişebilecektir.
Bayım. Gözetim Teknolojisi Gözetim Projesi’nden Cahn, belediye başkanının argümanının New Yorkluların kolluk kuvvetlerinin daha fazla hesap verebilirliği yönündeki arzusunu baltaladığını söyledi.
Bay Cahn, polisin her yıl milyonlarca telsiz çağrısı gönderdiğini, ancak memurların yalnızca az sayıda sorunlu iletişimi tespit edebildiğini söyledi. Bu, “daha fazla cezasızlık ve daha fazla şeffaflık için” çok fazla para olduğunu söylediği yarım milyar dolarlık sistemi haklı çıkarmak için yeterli değil.
Bay Roca’nın geçimi, olup biteni duyma ve ilk elden görme yeteneğine bağlıdır.
Bu akşamki ziyaretlerinde, radyoda bir soygun haberini duyduktan sonra dokuz dakika içinde West 34th Street’teki Target mağazasına geldi. Boynuna bağlı bir kamerayla ve cep radyosunun çıtırtısıyla dışarıda bekledi ama şüpheli kaçmıştı.
Bay Roca, saat 20:12’de başka bir telefon geldiğinde arabasına geri dönmüştü: Birisinin Batı 25. Cadde’deki bir binadan atlamakla tehdit ettiğine dair raporlar. Birkaç saniye sonra merkezden gelen bir mesajda birisinin metro raylarına itildiği veya atladığı söylendi.
“Yoğun bir akşam olacak” dedi. “Zar at. Bundan sonra nereye gitmek istiyoruz?”
John Roca, bir gece tam sokak lambaları yandığında, kamerası limuzininin arka koltuğundayken Manhattan’ın ortasından geçiyordu.
Yarım asırdır New York’ta son dakika haberlerini takip eden foto muhabiri Bay Roca için sakin bir gündü. Giderek daha az sayıda muhabirin ne yaptığını biliyor: 911 görevlileri ile acil durumlara müdahale eden memurlar arasındaki radyo iletişimini ileten bir cihaz olan polis tarayıcısından gelen kodların nasıl çözüleceği.
Bay Roca, radyoları izlemenin bir sanat olduğunu ve “mürekkebin” ne gibi hasarlara yol açabileceğini bilme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. Akşam 7.54’te, 34. Cadde yakınındaki Dokuzuncu Cadde’den güneye doğru giderken bir “10-30” mesajı geldi: devam eden bir soygunun kodu. Ekipler olay yerine doğru yola çıktı.
Bay Roca arabanın gaz pedalına basarak, “Bunun bacakları olabilir,” dedi.
Onun haber toplama yöntemi onlarca yıldır varlığını sürdürüyor. Ancak New York Polis Departmanının geçen yaz devreye aldığı 500 milyon dolarlık yeni bir radyo sistemi, memurların iletişimlerini şifreliyor; bu da basın dahil halkın artık dinleyemeyeceği anlamına geliyor. Bazı frekanslar çoktan kararmış olsa da projenin tamamlanması en az beş yıl sürecek.
İletimlerin şifrelenip şifrelenmeyeceği konusundaki tartışma ülke genelinde devam ediyor. Kaliforniya’daki kolluk kuvvetlerinin çoğu, radyoda konuşulan mağdurların ve tanıkların adlarını korumaya yönelik 2020 eyalet talimatına uymak için gerçek zamanlı iletişimlerini engelledi. Chicago Polis Departmanı bu yıla kadar sistemini tamamen şifrelemeli ve iletimleri ancak 30 dakikalık bir gecikmeden sonra yayınlamalıdır.
Seçilmiş yetkililer, haber kaynakları ve kolluk kuvvetlerinden daha fazla hesap verebilirlik talep eden savunucular da dahil olmak üzere değişikliğe karşı çıkanlar, şifrelemenin şeffaflığı engellediğini, polise olan güveni zayıflattığını ve önemli bilgilerin hızlı bir şekilde rapor edilmesini engellediğini savunuyor.
Yayınlar sadece haber kanalları tarafından değil, mahalle grupları ve şehir hayatından haberdar olmayı hobi haline getiren kişiler tarafından da takip ediliyor.
New York’taki Gözetleme Teknolojisi Gözetim Projesi’nin genel müdürü Albert Fox Cahn, “Bu tür önemli bilgileri yalnızca polisin isteğiyle halkın erişebileceği bir şeye dönüştürmemiz fikri gerçekten korkutucu” dedi.
Temmuz ayında, New York Şehir Konseyi şifreleme önlemini “sorunlu” olarak nitelendirdi ve panelin Kamu Güvenliği Komitesi yeni şifreleme önlemini tartışmayı planlıyor ve “erişimi ve şeffaflığı sürdürmek için bu sonradan akla gelen bir düşünce olmaktan ziyade kapsamlı bir plan” olması gerektiğini söyledi. Bu hafta sistem.
Polis bilgi teknolojisi ofisini yöneten Şef Ruben Beltran, departmanın daha hızlı, daha güvenilir ve daha emniyetli bir sisteme ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bir röportajında, yabancıların iletimleri bozmasının çok kolay olduğunu söyledi. Eskiden herkes 40 dolar gibi düşük bir fiyata radyo satın alabilir ve küçük bir araştırmayla sahte acil durum çağrılarının nasıl yapıldığını öğrenebilirdi. Bu kesintiler diğer önemli aramaları engelledi.
Şef Beltran’ın ofisi 2021’de sahte aramaları takip etmek için daha iyi bir sistem kurdu. Bakanlığa göre 23 Ekim itibarıyla en az 58 kişi vardı.
Bunlardan birkaçı Haber tarafından incelendi: 17 Haziran’daki bir olayda, birisi yanlışlıkla tehlikede olan bir memurun kodu olan “10-13″ü bildirdi.
Altı gün sonra, bir şakacı, kimsenin içeri girmesine izin vermemek için aramanın arka planında müzik çalarken gönder düğmesini basılı tutarken küfretti. Şef Beltran, olayın radyo dalgalarını yaklaşık beş dakika boyunca kesintiye uğrattığını, bunun polis iletişiminde bir sonsuzluk olduğunu söyledi.
Bu hamle Bay Roca için bir dönemin sonuna işaret ediyor. 1968’de, 16 yaşındayken ilk polis tarayıcısını satın aldı ve bisikletiyle Brooklyn’de dolaşarak haber topladı.
O günden bu yana geçen 55 yılda New York’un en unutulmaz fotoğraflarından bazılarını çekti: Bu 1990 yılında Long Island’da 73 kişinin ölümüyle sonuçlanan Avianca uçağı kazası; Michael Jackson 1995’te sahnede fenalaştıktan sonra; ve 2003’te Harlem’deki bir binada dördüncü kattaki apartman penceresinden bir memura bakan yetişkin bir kaplan.
Eski bir Daily News fotoğrafçısı olan Bay Roca, araba konsoluna takılı cihazı işaret ederken, “Bu tarayıcı birçok kez kağıt değiştirdi” dedi.
Göğüs cebinden taşınabilir bir radyo çıkardı. “İyi giyimli hiçbir erkek böyle bir şeyden mahrum kalmamalı” dedi.
Ülkenin en büyük polis gücünün iletişim şekli son 200 yılda gelişti. 19. yüzyılın başlarında memurlar, insanları suçlara karşı uyarmak için düdük çalıyor ve coplara vuruyordu. 19. yüzyılın sonlarında telgraf gönderebilecekleri veya istasyon binasını arayabilecekleri çağrı kutuları, kabinleri kullanmaya başladılar.
Bay Roca’nın güvendiği radyo sistemi, Başkan Franklin D. Roosevelt’in 11 Temmuz 1936’da Triborough Köprüsü’nün açılışı için New York’u ziyaret etmesiyle ortaya çıktı. Roosevelt’in konvoyu Doğu Nehri’ni geçerken Randall Adası’nda dört bin kişi bira içti ve söğüş etler yedi.
Yeni teknolojiyle donatılmış bir polis aracı da hazır bulundu. Ertesi gün The Times’ın ön sayfasında yer alan bir makaleye göre, Roosevelt köprüyü geçer geçmez, “köprüyü ücretli trafiğe açma mesajı özel bir kısa dalga saha istasyonu tarafından polis telsiz arabalarına ve motosikletlerine iletildi”.
Makale şöyle devam ediyordu: “Polis ilk kez sahada radyo yayınını kullanıyordu ve bunun iki yönlü iletişimin başlangıcına işaret ettiği söyleniyordu.”
Geçen ay Şef Beltran ofisindeki masasından bir Motorola MX-350 aldı. Yaklaşık bir Chihuahua büyüklüğündeki büyük el radyosu, 1980’lerde polis teşkilatına katıldığında kullandığı modelin aynısıydı.
38 yıllık departman emektarı ve uzun süredir teknoloji meraklısı olan şef, geniş iletişim ağının tüm yönlerini ve nasıl çalıştığını biliyor: 42.000 el telsizinden birinden veya teknelerden, helikopterlerden veya devriye arabalarından ve diğer 3.400 telsizden birinden gelen bir çağrı. Araçlar, New York’un tamamında yakalanan antenler tarafından alınıyor ve nanosaniyeler içinde bir sevk görevlisine iletiliyor.
Ancak Şef Beltran, ağın modernizasyonunun geciktiğini söyledi. Onlarca yıllık analog sistem, sert hava koşullarına karşı hassas olan ve onarılması daha uzun süren, eskimiş bakır tel devreleri kullanıyordu.
Şu anda New Yorkluların şifreli iletişimlere müdahale etmesi mümkün değil. Şeffaflığı artırmaya yönelik fikirler tartışmalı olmuştur: hassas bilgilerin kamuya açıklanmadan önce çıkarıldığı bir yayın gecikmesi; Akredite muhabirlerin muhtemelen gerçek zamanlı olarak dinlemesine olanak tanıyan bir telefon uygulaması.
Şef Beltran, “Destekleyebileceğimiz bir dizi seçenek var” dedi, ancak bunlar seçilmiş yetkililer tarafından alınan “kamu güvenliğine dayalı siyasi kararlardır”.
Temmuz ayında düzenlenen bir basın toplantısında Belediye Başkanı Eric Adams, “kötü adamların” radyoları dinlediğini ve “Kötü adamların peşimizden gelmediğinden emin olmam gerektiğini” söyledi. halkın üyeleri bu iletişimlere erişebilecektir.
Bayım. Gözetim Teknolojisi Gözetim Projesi’nden Cahn, belediye başkanının argümanının New Yorkluların kolluk kuvvetlerinin daha fazla hesap verebilirliği yönündeki arzusunu baltaladığını söyledi.
Bay Cahn, polisin her yıl milyonlarca telsiz çağrısı gönderdiğini, ancak memurların yalnızca az sayıda sorunlu iletişimi tespit edebildiğini söyledi. Bu, “daha fazla cezasızlık ve daha fazla şeffaflık için” çok fazla para olduğunu söylediği yarım milyar dolarlık sistemi haklı çıkarmak için yeterli değil.
Bay Roca’nın geçimi, olup biteni duyma ve ilk elden görme yeteneğine bağlıdır.
Bu akşamki ziyaretlerinde, radyoda bir soygun haberini duyduktan sonra dokuz dakika içinde West 34th Street’teki Target mağazasına geldi. Boynuna bağlı bir kamerayla ve cep radyosunun çıtırtısıyla dışarıda bekledi ama şüpheli kaçmıştı.
Bay Roca, saat 20:12’de başka bir telefon geldiğinde arabasına geri dönmüştü: Birisinin Batı 25. Cadde’deki bir binadan atlamakla tehdit ettiğine dair raporlar. Birkaç saniye sonra merkezden gelen bir mesajda birisinin metro raylarına itildiği veya atladığı söylendi.
“Yoğun bir akşam olacak” dedi. “Zar at. Bundan sonra nereye gitmek istiyoruz?”