Cemil Çiçek: Demokratik tövbeye gereksinim var Eski TBMM Lideri, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Heyeti Üyesi Cemil Çiçek, iktidara yakın Sabah gazetesi muharriri Yavuz Donat’a konuştu. “Nerede yanlış yaptık diye vicdan muhasebesi yapmak şart” diyen Çiçek, geçmişten de örnekler verdi:
“2’nci Meşrutiyet’in ilanından daha sonra seçime gidiliyor… İki parti var… İttihat ve Terakki… Hürriyet ve İtilaf. Bu iki partinin tesirleri, bugün hâlâ görülüyor. Şiddet… Dehşet… Yabancı (İngiltere) ile işbirliği… Biri başkasına, ‘Gerici’ diyor… Öteki, ‘Dinsiz, imansız, mason’ diye karşılık veriyor. İki partide siyaset yapanlar bu biçimde tartışırken, Balkanlar da kaynıyor… Savaş çıkıyor… Sonuçta, bu coğrafya elde kalmıyor… Tarihin en büyük zulmü ve göçü yaşanıyor.”
‘GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARALIM’
Çiçek, “Geçmişten ders çıkaralım… Ramazanda midemizle tuttuğumuz orucu, biraz da ağzımızla tutmamız lazım. Demokratik tövbeye muhtaçlık var. Nerede yanlış yaptık diye vicdan muhasebesi yapmak koşul. Aksi takdirde, hiç bir tartışma demokrasiye kalite getirmez. Artık pak bir üslupla tartışalım” sözlerini kullandı.
‘SORUN ÇÖZEMEYEN SİYASET, ÜLKENİN BAŞ SORUNU HALİNE GELİR’
Çiçek “niçin bu biçimde olduk?” sorusuna ise, “Siyaset yaparken tercih ettiğimiz yol ve metot yanlış da ondan. Siyaset, aşikâr kısa devirler hariç, daima sorunu konuşuyor… Daima sorun konuşulacaksa, partilere muhtaçlık yok ki… Siyaset kurumuna düşen tahlili konuşmaktır… Müspet siyaset budur… Biz bunu yapamıyoruz. Sorun çözemeyen siyaset, ülkenin baş sorunu haline gelir. Bütün sorunlar buradan kaynaklanıyor. 1980 öncesinde… 90’larda… Bunu epey yaşadık. Tahlile odaklanmayan siyaset, arbedeyi birlikteinde getirir. Bu durum siyaset kurumuna ve siyasetçiye prestij kaybettirir. Siyasetçi, hız asmak yerine gülümseyebilmeli. Yumruk sıkmak yerine el sıkabilmeli. Türkiye bu biçimde manzaralara hasret. bu biçimde olunca da sistem tartışması, gölge boksuna dönüyor” cevabını verdi. ( HABER MERKEZİ)
“2’nci Meşrutiyet’in ilanından daha sonra seçime gidiliyor… İki parti var… İttihat ve Terakki… Hürriyet ve İtilaf. Bu iki partinin tesirleri, bugün hâlâ görülüyor. Şiddet… Dehşet… Yabancı (İngiltere) ile işbirliği… Biri başkasına, ‘Gerici’ diyor… Öteki, ‘Dinsiz, imansız, mason’ diye karşılık veriyor. İki partide siyaset yapanlar bu biçimde tartışırken, Balkanlar da kaynıyor… Savaş çıkıyor… Sonuçta, bu coğrafya elde kalmıyor… Tarihin en büyük zulmü ve göçü yaşanıyor.”
‘GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARALIM’
Çiçek, “Geçmişten ders çıkaralım… Ramazanda midemizle tuttuğumuz orucu, biraz da ağzımızla tutmamız lazım. Demokratik tövbeye muhtaçlık var. Nerede yanlış yaptık diye vicdan muhasebesi yapmak koşul. Aksi takdirde, hiç bir tartışma demokrasiye kalite getirmez. Artık pak bir üslupla tartışalım” sözlerini kullandı.
‘SORUN ÇÖZEMEYEN SİYASET, ÜLKENİN BAŞ SORUNU HALİNE GELİR’
Çiçek “niçin bu biçimde olduk?” sorusuna ise, “Siyaset yaparken tercih ettiğimiz yol ve metot yanlış da ondan. Siyaset, aşikâr kısa devirler hariç, daima sorunu konuşuyor… Daima sorun konuşulacaksa, partilere muhtaçlık yok ki… Siyaset kurumuna düşen tahlili konuşmaktır… Müspet siyaset budur… Biz bunu yapamıyoruz. Sorun çözemeyen siyaset, ülkenin baş sorunu haline gelir. Bütün sorunlar buradan kaynaklanıyor. 1980 öncesinde… 90’larda… Bunu epey yaşadık. Tahlile odaklanmayan siyaset, arbedeyi birlikteinde getirir. Bu durum siyaset kurumuna ve siyasetçiye prestij kaybettirir. Siyasetçi, hız asmak yerine gülümseyebilmeli. Yumruk sıkmak yerine el sıkabilmeli. Türkiye bu biçimde manzaralara hasret. bu biçimde olunca da sistem tartışması, gölge boksuna dönüyor” cevabını verdi. ( HABER MERKEZİ)